10 Şubat 2015 Salı

LEYLADAN SONRA


Leyladan Sonra kampanyası için Kayseri de tedavi görmekte olan çocuklarımız için mini kütüphane oluşturmak istiyoruz. Bunun içinde sizlerden yardım bekliyoruz. Çocuklarımızın yaşlarına uygun, içinde en azından hastalıklarla ilgili bir konu geçmeyen kitaplarınızı bizlerle paylaşabilirsiniz. Burdaki amaç hastanede geçen zamanlarını daha kolay hale getirebilmek, onları kitapların büyüsüne bırakmak. Bu yüzdendir ki onların üzüleceği kitapları okuması biraz sakıncalı..
Leyla'dan Sonra kampanyasını facebook sayfamda duyuruyorum. Eğer hala bilginiz yoksa http://istanbultip.leyladansonra.com/?p=14 bakmanızı isterim.
Eğer yardımcı olmak isterseniz mesajını bekliyorum.

 Not : Boyama kitapları,boya vs. de yollayabilirsiniz. Genellikle minik çocuklarımız daha yoğunlukta. Onlar için boyama kitapları çok yararlı olabilir. 

ÖZELLİKLE BOYAMA KİTABI BÜYÜK İHTİYAÇ. DUYARLILIĞINIZI BEKLİYORUZ

Facebook sayfam : İrem İvgin 

Bana buradan ulaşabilirsiniz.
 Mesajlarınızı bekliyorum.

8 Şubat 2015 Pazar

Vefa Enver Pembe Serisi

 Çocuk Da Yapamadım Kariyer De

3 yakın arkadaş, Aslı,Ahu ve Sibel’in hikayesinin ilk kitabı. Giriş ve tanıtım niteliğinde ki kitap.
3üde mesleği elinde, güzeller güzeli hatunlar. Aralarında didişip duran ama birbirleri olmadan da yapamayan kişiler.

Ahu çok hırslı kariyer yapmak için sert yapısını bozmayan, Sibel alışveriş delisi, çılgın mı çılgın, Aslı ise aşkı isteyen içlerindeki en duygusal kişi.

Evet hayatları güzel gibi gözüken,kariyer sahibi kişiler  olsa da aşk hayatlarının sönüklüğü ayrı bir dert. Hayatlarında birileri var, Sibel hariç! Çünkü Sibel’in hayatında bir çok kişi olabiliyor. J  
Aslı Metinle, Ahu Canla, Sibel ise bilemediiim J  Metin işin ciddiyetinde olmayan,çalışıyorum lafıyla Aslıyı oyalayan şahsiyet. Can ise dünya tatlısı benceee. Ahuya da iyi katlanıyor. J
Neyseki Aslı Metinle olan ilişkisini bitiriyor,evet çok üzülüyor  fakat sonunda birine aşık oluyor ki sormayın. Ve gerçekten iyi ki Metinle ayrılmış.
Can ve Ahuya gelince.. Evet Can’ın bi hatası oldu belki de benim hiç affedemeyeceğim bi hataydı ama Ahuyu deli gibi sevdiğini o kadar iyi biliyorum ki. J
Eninde sonunda hepsi güzel bir ilişkiye yelken açıyor evet…

‘’ O işler hiç belli olmaz. Sen kendine güven Sibel,bence bir playboyu ancak bir playgirl adam eder,hahaha! Sen hakkından gelirsin. ‘’

Kapak tasarımı,akıcılığı ile benden tam puan alan kitap. 
Ve şimdi sıra olayların daha bi anlam kazandığı Bunu Sen İstedin kitabında;



Bunu Sen İstedin
En uzun kitap olduğu için daha da bi sevdim. Malum bitsin istemiyorum. Bu kitapta neler oldu bi bakalım.
Ahu ve Can kesinlikle çok tatlı bi çift oldular. Hele ki hamilelik Ahuyu öyle bi güzelleştirdi ki..
Bunun dışında Sibel ve Baran ikilisi için işler sanıldığı gibi değil. Baran’a öyle bir gıcık oldum ki. Ne kadar Sibel bazı yerlerde kaşınsa da hiçbir şey Baran’ı haklı çıkarmadı gözümde. Sonradan düzeldi belki evet ama bilmiyorum hep o sahne aklımdaydı açıkçası.
Aslı ve Hakan ise benim favorim. Gerçekten Aslı karakteri bana daha yakın geliyor. İşler ciddiye biniyor fakat Hakanın işleri dolayısıyla ertelenmek zorunda kalınıyor.
Yine de 3ünün hayatı yeterince inişli çıkışlı iken bir de Aslı’nın kardeşi Nazlı ile tanışmaya başlıyoruz.
Nazlı Aslı’nın tam aksi. Tıpkı Sibel gibi ! Sinandan yediği kazıktan ötürü İstanbula tatile giden Nazlı, Kadir ile yolu kesişiyor. Bu Kadir kim dersiniz? Sürpriz!

‘’ Benim ukalam,benim delimsin…İyi ki de öylesin.Her şeyin rayından çıktığı şu dünyada akıllı olup da ne yapacaksın ki? Akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğine,deli ol dünya senin kahrını çeksin. ‘’

Yine çok akıcı Bunu Sen İstedin her şeyin daha hareketlendiği,daha güzel bir hale geldiği bir kitaptı. Sıra geldi Neyse Ki Çocuk Yaptım’a ;


Son kitap olduğu için bi hüzün kaplasa da yine çook güzel,akıcı,eğlenceli bir kitaptı. Bu kitapta Nazlı Kadir ilişkisi daha göz önünde. Açıkçası da bu iki delinin hikayesi de diğerleri kadar güzeldi.
Ahunun bebişiiine bayıldım,Can’ın düşkünlüğüne, Ahu ile atışmasına hayran kaldım.
Ve Kadir! Aslında dizginlenemeyecek bir çocuk gibi düşünülse de her erkeği diz çöktüren bir kadın vardır! J Ve o kadın Nazlı.
Sibel’in ikizleri deseeem ne dersiniz? Ben öğrenince çığlık atmıştım. Nası da yakışır Sibel’e annelik diğ mi? Baran göbek atsa yeridir. Ama eeen komik bulduğum şey ise Sibel’in   ‘’ bir kerede 2 tane ‘’ demesiydi. Çok gülmüştüm. İkiz annesi olacakmış Sibel <3

Ve Sibel’in doğumu yine beklenen gibiydi. Tüm ilgiyi üstüne çekti. Hemde öyle bi günde! Gerçi Sibel doğurmamak için çok çabalasada =))
Yine çok güzel bi o kadar da son kitap olmasından dolayı hüzünlüydü. Bu Pembe seriyi kaçırmayın arkadaşlar. Romantik komedi denince aklıma gelen ilk ismin Vefa Enver olması çok normal. İnsan okuyunca anlıyor.

Can dönüp Aslı’ya baktı. ‘’ Bir sonraki düğünde hamile olma sırası sende biliyorsun değil mi? ‘’

Hakan karısına sarılıp sırıttı. ‘’ Siz düğünü ve tarihi söyleyin yeter. Biz elimizden geleni yaparız. ‘’ 


Şahsen yayınevinin özeniyle,yazarın kaleminin güzelliğiyle kitaplar inanılmaz zevk veriyor. Okumanızı şiddetle öneriirim. :)




Yayınevi facebook sayfası : Ephesus Yayınları
Yazarın facebook sayfası : Vefa Enver
Yazarın resmi sitesi : Vefa Enver

5 Şubat 2015 Perşembe

Gölgeler- Paula Weston






Gaby Winters yaklaşık bir yıl önce ikiz kardeşi Jude'u bir trafik kazasında kaybetmişti. Kazadan sonra bedeni iyileşmişti ama acısı hâlâ ilk günkü gibi tazeydi ve kâbusları bitmiyordu: Her gece kâbuslarında iblislerle ve cehennemin diğer yaratıklarıyla savaşıyordu.





Ve sonra karşısına Rafa çıktı. Rafa, sadece kâbuslarında sık sık gördüğü çocuk değildi, aynı zamanda ikiz kardeşi Jude'la da bir geçmişleri olduğunu iddia ediyordu. Gaby, hayatı ve kendi hakkında bildiğini düşündüğü gerçeklerin sadece birer yalan olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştı ve bulması gereken gerçekler kâbuslarındaki gölgelerde gizliydiler. Rafa kimdi? Refaimler kimlerdi? Ve en önemlisi Gaby kime güvenebilirdi?





Öncelikle fantastik sevipte hele ki düşmüş melekler,nefilimlerle ilgili kitapları seviyorsanız okuyun,öneririm.  Bu kitabın tarzındaki farkı bana göre düşmüş melekleri vs. bunları açıklayarak anlatması. Yani aklınızda pek  soru işareti bırakmıyor. Yok işte düşmüş melek neymiş,nefilim kime denirmiş,öğreniyorsunuz. J
Konuya şöyle bi bakalım ;
Gaby ve ikizi Jude bi trafik kazası geçiriyor ve Jude bu kazada ölüyor. Yada onlar öyle biliyor açıkçası şuan bilinmiyor. Bunun üzerine Gaby kabuslar görüyor ve yazmaya meraklı Gaby hikaye tarzında bunları yazıyor. Yazsa yine iyi bi de internete veriyor ve olanlar oluyor. Rüyasında sürekli gördüğü adama Matt ismini veriyor. Ve bir gün bu Matt karşısına çıkıyor ve adının Rafa olduğu anlaşılıyor.
Burdaki anormallik sadece rüyasında gördüğü adam olması değil ikisi Jude ile de bi geçmişi olması. Gaby ise bu adamı hatırlamıyor bile. Rafa ile konuştukça aslında bir çok şeyi hatırlamadığını anlıyor.
Hikayesini görüpte gelen tek kişi Rafa değil aslında. Hatırlamadığı dünyasından dostları da düşmanlarıda gelip Gaby’i buluyor. Onlara göre Gaby’nin yaşaması bile anormal fakat işte yaşıyor. Ki bu onların dünyasını tersine çevirebilecek bi hareket.
Daha bir çoook olay yaşanıyor –inanın anlatmak isterdim fakat okurken keyif almanız lazım o yüzden konuya detaylı girmiyorum-.  
İkinci kitapta neler olacak merakla bekliyorum açıkçası. En çok da Jude’yi merak ediyorum.  Ne olacak bilmiyorum. Kitap size güzel bir gizemle veda ediyor ve ikinci kitabı merakla bekliyorsunuz. Umarım çok da beklemeyiz.


Şimdiden okuyacaklara keyifli okumalar dilerim. Beğeneceğini umuyorum. Ben çook beğendim.

'' 
Biz onunla geri dönmedik değil mi?
Hayır,Dani de nereye gittiğinizi veya ne olduğunu hatırlamıyordu. Hatta hepsini başlatan durugörüyü bile hatırlamıyordu. Bu onu çılgına çevirdi. Nihayet sakinleştiğinde,meditasyon yapıp sizi arayabildi.
Ve?
Sizi bulamadı.Sanki artık yoktunuz.Akla yatan tek şey ikinizin de ölmüş olmasıydı.  

'' 


Yayınevi facebook sayfası: Yabancı Yayınları

3 Şubat 2015 Salı

Tersyüz - Amy Harmon




Ambrose Young okulun en çekici çocuğu ve kasabanın yıldız güreşçisiydi. Uzun boylu ve yapılı bir vücudu, omuzlarına değen saçları ve yakıcı gözleriyle aşk romanlarının kapaklarını süsleyebilecek kadar yakışıklıydı. Fern Taylor bunun farkındaydı ve Ambrose Young'a âşıktı. Belki de bu kadar yakışıklı olduğu için Fern asla onunla birlikte olabileceğini düşünmemişti. Ta ki her şey tersyüz olana ve Ambrose'un eski yakışıklılığından eser kalmayana kadar…

 Tersyüz, beş genç adamın küçük bir kasabadan kalkıp savaşa gidişinin ve içlerinden sadece birinin geri dönüşünün hikâyesi... Hayatı, benliği, güzelliği kaybetmenin hikayesi... Bir kızın, yıkılmış bir çocuğa ve yaralı bir savaşçının, sıradan bir kıza olan aşkının hikâyesi... Kalp kırıklığının üstesinden gelen bir arkadaşlığın ve bilinen kalıpların dışına çıkan bir kahramanın hikayesi... Tersyüz, hepimizin içinde biraz iyiliğin biraz da kötülüğün olduğunu keşfettiğimiz modern çağın Güzel ve Çirkin'i.. 




Ah ahh neşelendiren,gözlerimi dolduran güzel bir hikaye oldu benim için. Bazı karakterlere kızsam da,bu kitabın gidişatını hiiç etkilemedi. 

En çok Ritaya sinirliyim açıkçası. Bu kadar düşüncesiz olunmamalı.. Hele ki konu Bailey ise...
Beni en çok üzen ise Bailey oldu. Nedenini söylemek dahi istemiyorum...

Gelelim konuya;

Ambrose  Young çook yakışıklı ayrıca yıldız güreşçilerden birisi. Ve bi çok kişininde hayali. Tıpkı Fern gibi.
Fern ise, çirkin olarak anlatılan karakterimiz. 

Ambrose ve arkadaşları genellikle Fern ile dalga geçer.. 
Bailey,Fern'in dostu ayrıca kuzeni. Fakat Bailey hasta. Kas distrofisi. Yani kemikleri gün geçtikçe zayıflıyor. Aslında Bailey'in o yaşa kadar yaşaması bile mucize. Çünkü genelde 12 yaşlarında vefat ediyorlar. Bailey ise 21 yaşında! 
Fern sürekli Baileyle ilgilenmek zorunda ve bu aslında Bailey ve ailesine verilen bir lütuf. 
Daha sonra Ambrose ve arkadaşları orduya katılıyor ve cepheye gidiyorlar. 

Bu arkadaşların geri dönüş hikayesini, Ambrose'nin Fern'e duyduğu ilgili anlatıyor. Tabii Ambrose de farklılıklar vardır... Kötü şekilde...
Ambrose,Fern ve Bailey'in o güzel arkadaşlığını.. 
Açıkçası çok etkilendim. Hele ki bazı yerler ciddi anlamda sarstı beni.  Beni en çook etkileyen yerlerden biriside kitabın en sonu oldu.. Orda bi ismi görüyorsunuz ve öyle kötü oluyorsunuz ki... 

En çok güldüğüm yerde Fern'in süpermarketteki anonsu oldu. Valla okurken '' helaaal beee '' dedim. :D  Gerçekten çook iyi bi hareketti.

Ben gerçekten bu kitabı çook sevdim. Gittikçe güzelleşmeye başladı. Açıkçası ilk başlarda ilgimi çeken tek yer Fern ve Ambrose'nin sorularla atışmasıydı. '' Uçurtma mı Balon mu? '' gibi. Sonrasında ise daha da güzelleşti. 

Okumanızı öneririm. Fern'i Ambrose'yi ve en çokta Bailey'i seveceksiniz. 

Bi kaç alıntıya bakalım mı?  :) 

'' Çünkü bazen bir yüze aşık oluruz,onun ardındakine değil. Annem yemek yaparken etin yağını süzer ve onu dolaptaki bir teneke kutuda saklardı. Uzun bir süre içi fındık kremalı,çikolata kalpı uzun kurabiye kutularından birini kullandı. Pahalı olanlar var ya,ondan. Birkaç kez annemin zulasını bulduğumu düşünerek açtım o kutuyu, ama kapağı açar açmaz leş gibi kokan yağ öbeğiyle karşıastım. 

- Bu aşamada kutunun bir önemi kalmıyordu,değil mi? 

- Kesinlikle. Canımın kurabiye istemesine neden oluyordu ama kutu tamamen yanıltıcı bir reklamdı. Bence bazen güzel bir yüz de yanıltıcı reklamdır ve çoğumuz kapağın altında bakmaya  zahmet etmeyiz... '' 




'' Bizi sevgiye layık kılan tek şey güzellikmiş gibi davranıyorsun. Seni sadece yakışıklı olduğun için sevmedim! '' 




'' Eğer onu bu kadar çok sevmeseydim bu kadar canım yanmazdı. İroni de burada. Acının bir kısmı da Bailey'i tanıma,onu sevme mutluluğundan kaynaklanıyor. Biri olmadan diğeri olmaz. 

-Ne demek istiyorsun?

- Mutluluk yoksa üzüntü yoktur. Sevgi olmasaydı kaybı hissedemeyecektim... Onu hiç tanımamış olmaktansa bu acıyı çekmeyi yeğlerim... '' 






*Yayınevinin facebook sayfası :Yabancı Yayınları